Proje Hakkında
Yaşanası Pilot Şehirler Projesi, İNDER üyesi inşaatçılar ve sektör profesyonelleri tarafından heyecanla karşılandı. Toplantıda proje hakkındaki görüş ve önerilerini dile getirme şansı bulan İNDER üyelerinin ortak kanısı, Türkiye için büyük bir kazanım olması beklenen projenin mutlaka hayata geçirilmesi gerektiği oldu.
Aksoy İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Erol Aksoy, birkaç yıl önce Çin’ine Şangay kentinde Singapurluların başlattığı yeni şehirler projelerini gezme fırsatı bulduğunu belirterek “Bunun gerçekten Türkiye’nin ihtiyacı olan bir proje olduğunu düşünüyorum. Çok iyi araştırmalarla ve iyi bir projeyle, Türkiye’de çok önemli bir başlangıç yapmış olacağız. Ben de böyle bir projede her zaman İNDER’in yanında olacağımı belirtmek istiyorum” dedi.
OSB’lere yakın şehirler
Güral İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Güral, pilot şehir projelerinin mevcut ya da planlanan organize sanayi bölgelerinin (OSB) yakın çevresinde yapılmasını önerdi. Tüm Avrupa ülkelerinde önce sanayilerin geliştiği, sonra o sanayilerin çevresinde o sanayide çalışacak kişilerin yaşayacağı konutların geliştiğini ifade eden Güral, ”Türkiye’de ise özellikle İstanbul gibi büyükşehirlerde OSB’lerin şehir dışına itildiğini, yerine konut yapıldığını görüyoruz. Madem gelir seviyesi düşük bir toplumuz, madem metrekaresi birkaç bin TL’yi geçmeyen konutlara ancak ulaşabiliyoruz, madem trafik sorunu var, o zaman biz pilot şehirleri neden OSB’lerin hemen çeperinde yapmıyoruz” diye konuştu. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın, yeni yapılacak OSB’lerde sanayiye ayrılacak alanın yüzde 3’ü ya da 5’i kadarını 1 emsali geçmeyecek şekilde konut alanı olarak ayırabileceğini ifade eden Güral, şunları söyledi:
“Biz de oralarda bu konutları yaparsak iyi olur diye düşünüyorum. Bunu hali hazırda mevcut OSB’lerin çevresinde ve yeni tahsis edilecek olan OSB’lerin çevresinde, 3-5’i geçmeyecek alanları ilgili bakanlıktan talep edersek, orada kurulacak fabrikalarda çalışacak müşteri kitlesine yetişme şansımız olabilir.”
‘Deprem savaştan bile büyük sorun’
Sevenler İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı İlhami Seven ise Türkiye’nin en büyük sorunlarından birinin deprem olduğunu belirterek “Bugün bir savaşın içindeyiz ama bu konu savaştan bile önemlidir” dedi. Buna karşılık 1999 depremiyle gündeme gelen deprem riskinin çok çabuk unutulduğuna dikkat çeken Seven, şunları söyledi:
“2000 yılında İstanbul’da Mühendisler Odası, belediye gibi kurumların temsilcilerinden oluşan ciddi bir topluluk biraya geldi, İstanbul’un rehabilitasyonu ve kentsel dönüşümü konuştular. Ogün alınan kararlar ise 12 yıl sonra başlanabildi. Bu çalışmalar o gün başlasaydı, konut stokunun yarısı arınmış olacaktı. Biz bu 10 -12 yılı kaybettik.”
İNDER’in bu yılı Depreme Karşı Seferberlik ve Yaşanası Pilot Şehirler Yılı ilan etmesini çok sevindirici bulduğunu dile getiren Seven, “Ben, pilot şehirler projesinin detaylarını bilmiyorum ama bu konu deprem seferberliğinde çok önemli bir destektir ve yapılmalıdır. Ama bu kentsel dönüşümün de önünü kesmemelidir” şeklinde konuştu.
‘Yabancı fonları çeker’
Yapı Teknik Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Kayış da Depreme Karşı Seferberlik ve Yaşanası Pilot Şehirler kavramının kendisini çok heyecanlandırdığını belirterek “Bu projenin önümüzdeki 10 -15 yılda sektörümüz için kurtarıcı nitelikle olacağını düşünüyorum” dedi. Öte yandan bu projenin, son dönemde sektörde baş gösteren satış sorunu ortadan kaldırmak adına, yabancı yatırım fonlarını Türkiye’ye çekmek için önemli bir argüman olabileceğini kaydeden Kayış, şöyle devam etti:
“Şu anda 2017 deprem yönetmeliği değişiyor. ABD’deki sınıflandırma sistemi geliyor. Birinci sınıf hemen kullanım sınıfı olacak. İkinci sınıf can güvenliği sınıfı, üçüncü sınıf ise göçme güvenliği sınıfı olacak. Eğer bu yeni yönetmeliği, derneğimizin hazırladığı Yaşanası Pilot Şehirler kavramına göre şekillendirebilirsek yabancı fonları daha kolay çekebileceğimizi düşünüyorum.”
‘Yönetmelik kargaşası son bulsun’
Tiba Mimarlık Mühendislik ve Danışmanlık Genel Müdürü Ayten Babaoğlu, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği hakkında, İNDER üyelerinin de dile getirdiği sorunlara değindi. 20 yıl kadar Sarıyer Belediyesi İmar Müdürlüğü’nde görev yaptıktan sonra kendi mimarlık ve mühendislik şirketini kurduğunu anlatan İnşaat Mühendisi Ayten Babaoğlu, “Sizin de bahsettiğiniz gibi yönetmeliklerin de çok şık değişmesi ile birlikte yatırımcılarımızın projeleri zaman zaman çok önemli haklar kazanırken zaman zaman da kaybediyorlar” dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yeni Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği hakkında çok çalıştığını kaydeden Babaoğlu, “Ama ne kadar açıklama getirdiklerini düşünseler de işler daha da fazla karışıyor. Belediyeler yorumlarda çok zorlanıyor ve ortaya çok farklı yorumlar çıkıyor. Her proje, her belediye ve her raportörde başka bir iş çıkıyor. O yüzden derneğimizin bu konudaki çalışması çok anlamlı” diye konuştu.
Bakanlığın aynı zamanda vatandaşları kentsel dönüyü hakkında daha fazla bilinçlendirmesi gerektiğini vurgulayan Babaoğlu, şöyle devam etti:
“Sade vatandaş kentsel dönüşümde sanıyor ki bir yapı kentsel dönüşüme girince 4 katken 8 kat olacak, bunun da yarısını hak sahibi yarısını müteahhit alacak. Bu yanlış bilgilerin doğruya ulaşması için, Bakanlığın halkı daha fazla bilinçlendirmesi gerekiyor. Ayrıca bakanlığın imar artıyı olmayan bölgelerdeki binaların nasıl dönüşeceği konusunda bir çözüm bulması gerekiyor. Burada benim düşüncem, bakanlığın hak sahiplerini kredi yoluyla desteklemesi, bina sahiplerinin kat karşılığı değil de parasını ödeyerek yenileme konusunda bir çalışma yapılması. “