[vc_row][vc_column width=”1/2″][vc_single_image image=”4391″ img_size=”400×400″ alignment=”center” style=”vc_box_circle_2″][/vc_column][vc_column width=”1/2″][vc_accordion][vc_accordion_tab title=”Ekim 2019″][vc_column_text]Kentsel Dönüşüm Eylem Plan ve Deprem
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Kentsel Dönüşüme hız vermek, gönüllü, katılımcı ve hızlı bir dönüşüm ana ilkelerini oluşturmak amaçlı Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurum tarafından ‘Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’ 12 Eylül 2019 Perşembe günü İstanbul’da açıklandı. Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’nın açıklanması sırasında Sayın Kurum “Cumhurbaşkanımız o gün, ‘Bedeli ne olursa olsun kentsel dönüşümü yapacağız’ sözleriyle kentsel dönüşümün önemini o gün için ortaya net bir şekilde koydu. Biz de her zaman bunu her fırsatta dile getiriyoruz, söylüyoruz; kentsel dönüşüm, depremle, terörle mücadele kadar önemlidir, hayatidir. Türkiye’nin yüzde 66’sı deprem riski altındaki alanlarda yaşıyor. Nüfusumuza baktığımızda da yüzde 71 nüfusumuz deprem riski altındaki alanlarda ikamet ediyor. Son bir asırda 6 ve üzerinde yaşadığımız 56 depremle 80 binin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetti. En son 17 Ağustos Marmara Depremi’nin 20’nci yılını geçtiğimiz günlerde geride bıraktık. 20 yıl önce yaşadığımız büyük felaket ve kaybettiğimiz canların acısı hala yüreğimizde…” ifadelerini kullanmasından 15 gün sonra Marmara Denizi Silivri açıklarında saat14:00 sularında 5,7 şiddetinde deprem meydana geldi. Deprem gerçeği ile İstanbullular bir kere daha yüz yüze gelmiş oldu. Kentsel Dönüşüm Eylem Planı 8 ana maddeden oluşmakta ve önemli sorunları ele almaktadır. Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’nın birinci maddesi ‘Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi’ oluşturmak. Başka bir deyişle her şehrin kendine özgü bir dönüşüm anayasayı oluşacak. İkinci madde ‘Dönüştürülmesi gereken 6,7 milyon konutun acil olan 1,5 milyonunun 5 yıl içerisinde dönüşümünü sağlamak.’ Bu dönüşümün devlet ve özel sektör eliyle yapılması ki bu da sektörün canlanmasını beraberinde getirecektir. Üçüncü madde ‘Taşkın, heyelan ve sel riski taşıyan alanlardaki yapıların taşınması’. Bu madde geçmişte dere yataklarındaki faciaların yeniden yaşanmaması amaçlı önemli bir çözüm olarak eylem planına alınmış oldu. Dördüncü madde ‘Tarihi kent merkezleri ve meydanların, ihya ve sağlıklaştırma çalışmalarıyla yenilenerek tarihi hüviyetine kavuşturulması’. Bu madde kapsamında tarihi kent merkezlerinin gerçek kimliklerine dönüştürülerek kent meydanlarımıza yeniden kavuşmamızı sağlayacak. Beşinci madde ‘Şehir merkezlerindeki köhneleşmiş, çöküntü alanı haline gelmiş sanayi alanlarını dönüştürmek’. Bu madde İstanbul’ un birçok bölgesinde yer alan köhneleşmiş sanayi yapılarının dönüşümü ile o bölgelerdeki barınma, ticaret, donatı ve açık alanların oluşumunu sağlayarak sanayi alanlarını şehir dışına taşımaktır. Altıncı madde ‘Yeni hibe, teşvik ve kredi imkanlarıyla kentsel dönüşümde finansman desteği sağlama’, yedinci madde ‘Dönüşüme tabi tutulacak alanlarda imar planlarıyla mülkiyet problemlerinin çözülmesi, sekizinci madde ‘İmar barışından faydalanan vatandaşlarımızın yapılarını güçlendirebilmeleri için mevzuat çalışması yapılması’ olarak belirlenmiştir. Hem finans, hem imar hem de mülkiyet anlamında dönüşümün önünü açmaktadır. Depremin bir kere daha yüzünü gösterdiği ve kentsel dönüşümün olmazsa olmaz olduğu İstanbul’da Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’nın neler getireceğini hep birlikte göreceğiz. Kalın sağlıcakla… Kentsel Dönüşüm Eylem Plan ve Deprem.
H. Kubilay Salihvatandaş
[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Eylül 2019″][vc_column_text]Yabancıların Konut Alımından Verdiği Mesaj: Türkiye Güvenilir ve İstikrarlı Bir Ülke
Ocak – Temmuz 2019 döneminde yabancılara konut satışı, geçen yolun aynı dönemine göre yüzde 64,5 artarak 24 bini geçti. Sadece temmuz ayında geçen yıla göre, yüzde 46.7 artışla 4 bin 192’ye yükseldi. Yabancıların konut alırken tercih sıralamasında İstanbul birinci sırayı alıyor. İkinci sırayı Antalya alırken onu sırasıyla Ankara, Bursa, Yalova, Sakarya, Trabzon, Muğla, Aydın ve Samsun takip ediyor. Türkiye’de konut sahibi olan yabancılarda, Irak vatandaşları ilk sırayı alıyor. Irak vatandaşları temmuz ayında 734 konut aldı. Bu konuda Irak vatandaşlarını İran, Kuveyt, Suudi Arabistan, Rusya ve Afganistan vatandaşları takip ediyor. Yabancılara satışta daha önceki yıllardaki tatil yörelerinde çoğunluklu olan talepler bu dönemde vatandaşlık amaçlı büyükşehirlerde ve çevre illerinde görülmektedir. Tüm bu veriler hem vatandaşlık amaçlı hem de yatırım ve yazlık amaçlı satışların yılın ikinci 6 aylık döneminde de devam edeceğini göstermektedir. Döviz ve mevduat faizlerinin stabil kalması, dövizdeki gerçek dışı artış söylemleri Türk vatandaşlarının konut talebini düşürmüştür. Bilhassa yatırım amaçlı konut edinimler alt seviyededir. Kamu bankalarının faiz indirimi bilhassa barınma amaçlı konut alımlarını, temmuz ve ağustos tatil ayı olmasına rağmen olumlu etkilemiştir. Bu süreç, İstanbul İnşaatçılar Derneği’nin (İNDER), 2018 yılında başlattığı ‘Pilot Şehirler Projesi’nin önemini bir kere daha gözler önüne sermiş, daha düşük fiyatlara konut üretilip daha düşük taksitlerle vatandaşların konut sahibi yapılması gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur. Satışların yüksek olacağı ikinci 6 aylık dönem dileğiyle… Kalın sağlıcakla…
H. Kubilay Salihvatandaş
[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Ağustos 2019″][vc_column_text]Merkez Bankası’ndan Sektörümüze Güzel Haberler
Merkez Bankası’nın faiz oranlarını düşürmesinin ardından ilk cevap kamu bankalarından geldi. Ziraat Bankası ve Vakıfbank, konut kredi faizlerini aylık yüzde 1’in altına düşürme kararı aldı. Uzun zamandır faiz oranlarının yüksek olması nedeniyle durağan olan sektöre bu hamle, bir nebze olsun umut verdi. Ülkemizin yaşadığı döviz odaklı artışlar ve faizlerin yüksek olması sektörümüzü bilhassa yerli yatırımcılar anlamında durma noktasına getirmişti. Merkez Bankası’nın faiz oranlarını düşürmesi ilk etapta dövizde karşılık buldu. Akabinde konut ve bireysel kredilerde düşüş başladı. Bu süreç yatırımcıların döviz ve faiz seçimini yeniden konuta yönlendirmelerini beraberinde getireceğini temenni ediyoruz. Sektörümüzü bilhassa son çeyrekte pozitif hareketli günlerin beklediğini düşünüyoruz. Eylül ayından başlamak üzere yurtdışındaki emlak sektörünün temsilcilerinin katılacağı ve yurtiçindeki inşaat fi rmalarımız ile yatırım ve satış görüşmelerinin yapılacağı fuarlar gerçekleşecektir. Bu haberler sektörün yurtdışı yatırımcıların ülkemizi seçeceği ile ilgili güzel haberler niteliğindedir. İmar Yönetmeliği’nde ve Tüketici Kanunu’nda yapılan değişikliklerle ilgili olarak İstanbul İnşaatçılar Derneği’nin (İNDER) yönetim ve ilgili komisyonlarımızca çalışmalar tamamlanmıştır. Tüm değişen kanun ve yönetmeliklerle ilgili yetkili mercilere bilgi aktarımlarımız devam etmektedir. Üyelerimiz tarafından gelen ve bakanlıklarımızdan ihtiyaç duyulan tüm görüşlerin alınması anlamında, desteğimiz devam etmekte olup üyelerimizin eksiksiz bilgilendirmeleri yapılmaktadır. Güzel haberler aldığımız bu günlerde yeni umutlarla yeniden güzel günlere… Kalın sağlıcakla… Merkez Bankası’ndan Sektörümüze Güzel Haberler
H. Kubilay Salihvatandaş
[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Temmuz 2019″][vc_column_text]Hiç Hesapta Yokken…
İ stanbul İnşaatçılar Derneği’nde (İNDER) Genel Sekreterimiz ve sektörün duayeni Abdullah Baysal Abi’mizden görevi devralıp onunla beraber çalışarak güzel hizmetlere imza atmaktı tüm hayalimiz. Biz bu hayali kurarken elim bir trafi k kazasını hiç hesaba katmamıştık. Derneğimizle özdeşleşmiş, İNDER dediğinizde ilk akla gelenlerden olan Abdullah Baysal Abi’mizin kaybı, her işi kendine münhasır hızlıca yaptığı gibi hızlıca ve aniden oldu. İnanmak güç ve acımız büyük. Bu vesile ile acımızı paylaşan tüm üyelerimize, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine ve dostlara teşekkür ederiz. İNDER’de Genel Sekreter ve İNDERgi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak her ne kadar Abdullah Abi’mizin yerini dolduramasam da bundan sonra sizlerle beraber olacağız. Elimizden geldiği, dilimizin döndüğünce sektörümüz ve derneğimize hizmet edeceğiz. Acılar ve sevinçleri yaşarken hayatın da devam ettiğini bilerek yaşıyoruz. 18- 22 Haziran tarihleri arasında 42. Yapı Fuarı Turkeybuıld İstanbul gerçekleşti. İNDER olarak Yapı Fuarı’nın açılış gününde İNDER Genel Başkanı Sayın Nazmi Durbakayım ‘Başkanlar Forumu – Yapı Sektöründe 2019-2020 Gündemi’ paneline konuşmacı olarak katıldı. Ayrıca İNDER ve İNDERgi standımızla, katılımcı fi rmalar ve ziyaretçilerle derneğimiz ve dergimiz hakkında istişarelerde bulunduk. Sektörün önemli bir fuarını tamamlamış olduk. Abdullah Abi’mizden aldığımız bayrağı en iyi şekilde temsil etme gayretiyle… Kalın sağlıcakla… Hiç Hesapta Yokken…
H. Kubilay Salihvatandaş
[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”HAziran 2019″][vc_column_text]Aritmatik Öncelikler
Yapılan tüm araştırmalarda 2019 yılının ilk çeyreğinde önceki yıla göre birinci el satışlarda yüzde 22,3 oranında, ikinci el satışlarda yüzde 10,5 oranında gerileme görülmektedir. İpotekli satışlarda ise yüzde 57,3’lük düşüş var. Belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatları bir önceki yıla göre alan bazında yüsde 49,9 oranında, daire bazında yüzde 53,3 oranında azaldı. Durağanlaşan konut yapı sektörü, burumu geçmişten gelen üretme becerileriyle kısa zamanda aşacaktır. Güven kaybının sadece konut yapı sektörüne ait olmadığı, geneli kapsayan bir durumdur. Belirsizlik kendini her zaman hissettirmektedir. Mevsimsellik de genel anlamıyla her zaman kendini göstermektedir, Konut yapı sektörüyle bağlantılı sektörlerde hareketliliğin düşük olmasıyla birlikte kısa zamanda hareketlenme olması beklentisi de artmıştır. İnşaatla tüm bağlantılı sektörlerde oluşacak bir yeniden yapılanma özellikle konut yapı müteahhitliği sektörü için bir fırsat olacaktır. Bu doğrultuda yasal düzenlemelerin de yapılması bir gereksinim olarak ortaya çıkmaktadır. Aritmetik öncelikler, akademideki matematik hocamı bana hatırlattı. Kendisini rahmetle anıyorum. “Rakamlar her zaman istediğini gerçekleştirir” derdi. Tüm sektörün Ramazan Bayramı’nı kutlarım. Aydınlık bir gelecek için…
Abdullah Baysal
[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Mayıs 2019″][vc_column_text]Yeniden Yapılanma
1 967 yılında İstanbul’da konut inşaatı yapan özellikle Karadenizli müteahhitlerin kurduğu İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER), sektör adına özellikle yerel yönetimler ile imar planları, inşaat kalitesi, teknoloji takibi konularında kendi alanında ciddi mücadeleler vererek işlevini sürdürmüştür. Zaman zaman konusunda düzenleyici görevler üstlenmiş, kamu adına üstlendiği sorumlulukları başarı ile yerine getirmiştir. Son 10 yıldır, özellikle son beş yıldır gelinen teknoloji ve bilimsel bilgi ışığında yeniden yapılanmaya özen gösteren İNDER, sadece sektörün içsel sorunları ile değil sektörün geleceğinin planlanması için ilgili Bakanlıklar kamu kurum ve kuruluşlarıyla diyaloga girmiş, bilim teknolojisi, çağdaş yapılanma, eğitim, malzeme kullanımı gibi konularda paydaş kuruluşlarla iletişimini geliştirmiştir. Sektörün ürettiği katma değer, uluslararası standartlarla üretim yapması, nihai tüketici ile iletişim alanındaki gelişmeler, yeni bir açılımı zorunlu kılmıştır. Sektörde kontrol edilemeyen kayıt dışılığın önlenmesi, çağdaş teknoloji kullanımının sağlanması şarttır. Geleceğin şehirlerini yeni bir planlama ile yeni nesillere ve tarihe bırakmak için verilen mücadelede özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın olumlu yaklaşımı, sektöre yeni bir tanım getirmiştir. Zamanla gereksinim duyuldukça sektörün gelişmişliği için üretkenliğimiz hep sürecektir. Artık sektörün genel tanımı ‘Konut Yapı Müteahhitliği’ olarak saptanmıştır. Bundan böyle konut yapabilmek için konut yapı müteahhitliği sicil numarası olması zorunlu olmuştur. Konut yapı müteahhitliği yapabilmek için teknik ekipmanlara sahip olmanın yanında yeterli donanımlara da sahip olmak zorunlu olmuştur. İNDER olarak, 25 Nisan 2019 tarihinde yapmış olduğu Olağanüstü Genel Kurul’da.şimdiye değin sektör adına yaptığımız tüm faaliyetleri içiren faaliyet raporumuzu üyelerimize sunduk. Sektörümüzde yaşanan tüm gelişmeleri de göz önüne alarak yaptığımız Tüzük değişikliği ile Anadolu’da İNDER’in örgütlenmesinin önünü açtık. Böylece tüm projelerimizde onların da katkısını alarak daha etkin duyurabilmek, sektörle ilgili paydaş sivil toplum örgütleriyle ilişkilerimizi daha çok geliştirmeyi amaçlayarak yeni yapılanma modelimizi oluşturduk. Umuyorum aydınlık bir gelecek için hep önde olacağız. Aydınlık bir gelecek için…
Abdullah Baysal
[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Nisan 2019″][vc_column_text]Kendimizle Barışabilsek
Y aşamı kendimize zehir etmek için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz. Ya geçmişin suçluluk duyguları altında eziliyor ya da gelecek hakkındaki korkularımızla kendimizi yiyip bitiriyoruz. Oysa bulunduğumuz ana sahip çıkmalı, geçmişle gelecek arasında bocalayıp durmamalıyız. Geçmişte birçok hata yapmış olabiliriz. Aslında hata diye bir şey de yok. Geçmişte seçeneklerimiz arasında bize en iyisi, en doğrusu gibi gelenler, bugün hata diye nitelendirdiğimiz şeyler olabilir. Bu da bugünkü bilgimizle vardığımız algı sonucu oluşuyor. Her olay bize bir şeyler öğretmek, olgunluk kazandırmak için karşımıza çıkıyor. Demir nasıl dövülerek yararlı hale geliyorsa, insan da hatalarından öğrene öğrene ders alarak olgunluk kazanıyor. Gelecek hakkındaki korkularımıza ne demeli? Korkular genellikle kaybetmek üzerine oluyor. Gençliğini kaybetmek, güzelliğini kaybetmek, maddi güvenceyi kaybetmek, sağlığı kaybetmek, sevilen kişiyi kaybetmek, şanı, şöhreti, iktidarı kaybetmek… Yetmezmiş gibi geleceğe kuşku duymayı marifet sayıyoruz. Her şey düşünceden doğar. Ne düşünüyorsak biz O’yuz. Düşüncelerimizi denetlemeyi öğrenirsek; güzel, olumlu, iyi düşünmeyi seçersek yaşamımızın da umduğumuzdan daha fazla bir şekilde değiştiğini göreceğiz. İstediğimiz şeyleri gerçekleştirmek sanıldığı gibi zor değil. İstediğimiz şeyin üzerinde yoğun olarak düşünmek ve içten istemek gerekiyor. Hiçbir şekilde aklımızdan ‘Ya olmazsa?’ diye geçirmeyelim. Çünkü o zaman farkında olmaksızın olumsuz beklenti içine girmiş oluruz. En önemlisi istediğimiz şeye kendimizi layık görmemiz. Hak ettiğimize inanmamız. Neye gereksinme duyuyoruz? Sevgiye mi, paraya mı, zamana mı? Bunlara sahip olmamız için bir koşul daha var. Önce neyi istiyorsak onu vermemiz gerekiyor. Hiç tohum ekmeden ürün alınır mı? Bizim başkalarına vermekten korktuğumuz şeyi evren bize niye versin ki? Vermekten korkmak, kaybetmekten korkmak demektir. Verince ondan yoksun kalacağımıza inanmaktır. Yokluk bilinciyle bolluk bilincine varılmaz. Bugün gereksinim duyduğunuz şeyi sizden daha çok gereksinimi olan bir kişiye karşılık beklemeden verin. İlgiye gereksinimi olan her insana ilginizi, zamanınızı verin. Komşunuza, apartmandaki yaşlı kadına sevginizi verin. Cebinizdeki paranın suyunu çektiğine bakmadan, gönlünüzden geçeni sizden daha zor durumda olana verin. Bilin ki geride kalan yüzde yüzden daha ‘bereketli’ olacaktır. Ama içinizden gelerek yürekten verin. Kendinizi sevin göreceksiniz ki her şey gelecekte daha güzel olacaktır. Bu duygularla ramazanınızı kutlarım. Aydınlık bir gelecek için…
Abdullah Baysal
[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”MArt 2019″][vc_column_text]Geleceğe Bakmak
Konut yapı müteahhitliğinin bağlantılı olduğu sektörlere baktığımız zaman hareketliliğin düşük seviyede sürdürülebilir olduğunu görmekteyiz. 2019 yılı konut yapı müteahhitliği sektöründe de durum farklı gözükmemektedir. Sektör ve bağlantılı olduğu kurumların raporları durumun olduğundan daha farklı gösterildiğini işaret etmektedir. İstatistik verileri mukayese olanağı sağlasa da beklentiler ve gelişmeler hakkında yeterli algı oluşturduğu anlamı bizleri yanıltmasın. Olumlu gelişme, konut yapı müteahhitliği sektörüne güven ve beklentinin devam etmekte olması. Sektörün ve alıcıların en güvenilir yatırım aracı olarak konutu görmeleri, gelişmelere olumlu katkı sağlamakla beraber ikinci el satışları, banka kredileri, ipotekli satışlar, yabancıya konut satışı ve sağlanan olanaklar; beklenen yükselişe ivme kazandırmamaktadır. Tüm bunların geneline baktığımız zaman inşaat sektörü tanımı ile konut yapı sektörü tanımının bir kez daha gözden geçirilmesinde yarar umuyoruz. Kurumlaşma konut yapı müteahhitliği sektörüne yeni bir hız, yeni bir heyecan getirirken tüketicide de yeni bir güven oluşturacaktır. Bu doğrultuda çalışmaları bilimsel bilgi ışığında tamamlamalı, zamanı doğru kullanmalıyız. Kurumlaşma sektör adına olduğu kadar kayıt dışılığı ve vergi kaçakçılığı mağduriyetlerini önleyecektir. Aydınlık bir gelecek için…
Abdullah Baysal
[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Şubat 2019″][vc_column_text]Yarının Beklentileri
Konut Yapı Müteahhitliği sektörünün değerli ailesi ve sektör paydaşları; Bir yılı geride bıraktık. 2018 yılına genel hatları ile baktığımız zaman çok iyimser olmak olası değil. 2019 yılında gündemimiz sektörün önceliklerini saptayıp çözüm yollarını aramak olmalı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu doğrultudaki çalışmalarını, daha katılımcı olarak destekler, bilimsel bilgiyle donatırsak gelecek açısından ülkemiz için çok çok ve sürdürülebilir yararlar sağlarız. Yeni kavramlar, yeni yorumlar gündemi allak bullak ediyor. Konut yapı müteahhitlerinin üretip yabancılara sattıkları konutlardan elde ettikleri gelirlerin ihracat geliri olarak değerlendirilmesi, ihracatçıların yararlandıkları olanaklardan sektörün de yararlanması yabancıya satışı geliştirecektir. Sektörün yeniden tanımı, yeniden yapılanması sürdürebilirlik adına, kayıt dışılığın sonlandırılması adına çok önemli. Konut yapı müteahhitliği kavram kargaşasını sonlandıracak çalışmalar da yapmak gerekiyor Konut yapı müteahhitliği ile taahhüt, imalat, altyapı, üstyapı, başkası adına inşaat yapımı, taahhüt sektörü gibi kavramların birbirinden farkını farkı saptamak şart. Her iki sektörün kendi meslek odasını kurmasının, kendi sivil toplum örgütlenmesinin önünü açmak ve zorunlu hale getirmek farklılıkları netleştirecek, kavram kargaşasına son verecektir. Yeni yılda özellikle işitme engelliler başta olmak üzere tüm engelliler, yaşlılar ve çocukların yararlanabileceği mimari düzenlemelere, konut yapı müteahhitleriyle üreticilerin daha çok özen göstereceklerine inanıyorum. Onlara her koşulda erinç ve gönenç sağlamak borcumuzdur. Aydınlık bir gelecek için…
Abdullah Baysal
[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”OCAK 2019″][vc_column_text]Yeni Yılda Yenilikler
Güvenli, güçlü, sürdürülebilir yapılar için geleceğin çözümlerini üretmeliyiz. Dünya mirasına kalıcı örnekler bırakmalıyız. Demografik yapıya uygun olan ihtiyaç çeşitlenmesi ile metrekare bazında bir ayarın tutturulmaması kaynak israfına neden olabiliyor. Enerji verimliliği, çevreye duyarlılık, plansız üretimden kaynaklanan fazla konut üretimi… Türkiye olarak genç nüfusun artışı, köyden kente göç, evlenme boşanmaların sebep olduğu ev nüfusunda azalmalar… 6 milyonun üzerinde depreme dayanıksız binanın acilen yerinde yeniden yapılanma ihtiyacı… Şehirleşme anlayışımızdaki değişimler, her geçen gün büyüyor. Çalışma olanaklarımız şehrin merkezine kayarken yerleşim alanlarımız çeşitlilik gösteriyor. Genelde evden işe – işten eve gidiş gelişte hemen hemen üç saatimiz yolda geçiyor. Tüm bunlara baktığımızda yeni yılda yeniliklere hep açık olmalıyız. İNDER, bu bağlamda tüzükte yaptığı atılımlarla, Anadolu’nun her yerinde konut yapı inşaat müteahhitliği yapan, konut yapı inşaat müteahhitliğini meslek edinmiş sektör temsilcilerini yeni yılda üye yapacak. Böylece sektörü tüm ülke çapında kurumlaştırmaya, kayıt dışılığı sonlandırmaya katkıda bulunmayı hedefliyor. Derneğimiz, konut yapı inşaat müteahhidi olabilmenin koşullarının yeniden çağdaş biçimde düzenlenmesinin atılımlarını yakından izleyecek. Sektörde aynı amaca yönelmiş, paydaş sivil toplum örgütlerini güçlü çatı altıda birleştirerek, güçlü temsil bağlamında üye yaparak üye potansiyelimizin kapsamını genişleteceğiz. İNDERgi’yi yeni yılda da geçmiş on iki yılın deneyimleriyle sektörün tek temsilcisi olarak sürdürmeye devam edeceğiz. Emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Bu umutlarla yeni yılımızın ülkemize, tüm dünyaya hayırlar getirmesini diliyorum. Aydınlık bir gelecek için…
Abdullah Baysal
[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Aralık 2018″][vc_column_text]Seçenekleri Çoğaltmak
Konut yapı inşaat müteahhitliği sektöründe yaşanan gelişmeler, yeni seçeneklerin değerlendirilmesi ve çeşitlendirilmesine, toplam konut hacmine ivme kazandıracaktır. 24/04/1969 tarihinde yürürlüğe giren 1163 sayılı kooperatifler yasasında 21/04/2004 tarihinde yapılan değişiklikle tanımlanan işleri geliştirerek yeni atılımlar yapılabilir. Elimizdeki verilere baktığımızda, tüm olumsuzluklara rağmen ülkemizde konut stokunun yüzde 27’sinin kooperatif örgütlenme modeliyle oluştuğunu görürüz. Önümüzdeki dönemde olası gelişmelere katkı sağlaması açısından İstanbul İnşaatçılar Derneği’nin (İNDER) ‘Depreme Karşı Seferberlik ve Yaşanası Pilot Şehirler’ projesini gerçekleştirdi. 1163 sayılı kooperatifler yasasında yapılan değişikliklerle beraber tüzel kişilerin kurumların kurucu ortaklarıyla kooperatif kurulmasına olanak verilirse kurumsal ortakların oluşturacakları kooperatiflerin ekonomik sorunu çözülmüş olacak. Böylece devletin sağladığı planlı alanlardaki konut arsaları üzerinde daha ucuza, daha elverişli, teknik şartları gelişmiş, yaşanabilir, orta gelirliyi mutlu edecek, barınma gereksinimini karşılayacak çözümler üretebilir. Aydınlık bir gelecek için…
Abdullah Baysal
[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Kasım 2018″][vc_column_text]Dünya Konut Gününde…
1 3 Ekim Dünya Konut Günü ülkelerde nasıl kutlanıyor? Ülkemizde gereken özeni gösterebiliyor muyuz? Amacımız mutlaka ve mutlaka insanımıza en güvenilir konutlarda çağdaş bir biçimde yaşam hakkını sağlamak. Yeni teknolojiler, bilgi birikimi, bilimsel bilgiden yararlanmak çok önemli ama kentlerin de tarihi bir geçmişi var. Olanlara ne kadar sahip olmalıyız? Tarih bize sadece geçmişi hatırlatmaz, geleceğin de geleceğini belirler. Bu bağlamda yerinde yeniden yapılanma (kentsel dönüşüm), zorunlu haller dışındaki binalarda uygulanmalı. Ekonomik ömrü tamamlamış, depreme dayanıklılığı yitirmiş, tarihi hiçbir özelliği olmayan konutlar geleceğin planlaması ile yerinde yeniden yapılmalı. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi tarihi dokusu geçmişi anımsatan yapıların güçlendirme, iyileştirme, yenileme çalışmaları göz ardı edilmemeli. Ülkemizdeki yanlış, tek çözümün bu yıkıp yeniden yapma olarak görülmesi, Bu algısının hakimiyetini ortadan kaldırmak, en azından azaltmak için algı değişim mantığını gözden geçirmekte yarar var. Geleceğin planlamasının acil yapılıp ülkemizde hangi konutların yerinde yenilenme kapsamına girip girmeyeceğinin bir an önce saptanması gerekiyor. Konut sahiplerinin beklentileri iyi anlaşılmalı, mecbur olmadıkça yerinde yeniden yapılanmadan kaçınılmalı, her yapının mutlaka yenileceği gibi bir durumun olmadığını konut sahipleri dahil tüm katmanlara anlatılmalı. Aydınlık bir gelecek için…
Abdullah Baysal
[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Ekim 2018″][vc_column_text]Zor Zoru Çözer
Ülkemiz konut yapı sektörüne baktığımızda 2018 yılının birinci ve ikinci
çeyrekleri arasında ciddi farklılıkların olduğu görülmektedir. Buna
rağmen demografik yapı, konut yapı sektörü için her zaman olduğu
gibi itici güç konumunu korumaktadır. Genç nüfus ülkemizde sadece
sektörümüz için değil yatırım ve tüketim de itici güçtür.
Ülkemiz, halen köyden kente göçün devam ettiği bir ülkedir. Kentleşme
oranı yüzde 76 olup buna bağlı nüfus 62 milyon civarındadır. Ülkemizde
konut üretimiyle,talep gittikçe yerine oturmaya başlamış, ikinci el konut
alışverişi daha sürdürülebilir olmuştur. Markalı konut üretimi, hem tüketici
hem de üretici açısından gelişmeye önemli katkı sağlamaktadır. Markalı
konut üretiminin her halükarda gelişimine katkı sağlanmalı, kayıt dışılığa
son verilmeli.
Konut yapı sektörünün büyümesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması
için yasal ve kurumsal düzenlemelere şiddetli gereksinim var. Özellikle
yabancılara konut satışındaki iyileştirmeler satışları katlayacaktır. Oturma
izni, vatandaşlık hakkı, müktesep hakların sağlanması gibi teşvikler
yabancıya konut satışını katlayacak etken oluşturacaktır. Konut sahibi
olmak isteyenlerin birikimlerini değerlendirecekleri ve yatırımlarını garanti
altına alabilecekleri duygusunu oluşturmak çok çok önemli. Tapu kayıtları
içeriklerindeki iyileştirmeler kolaylık ve anlaşılabilirlik açısından çok önemli.
Emlak Bankası benzeri yapılanmalara acilen geçilmeli. Sermaye piyasası
açısından konuta dayalı menkul kıymetler çıkarılabilmesi ve düzenlemelerin
güncelleştirilmesi önemli. Özellikle yabancılara yapılan konut satış gelirleri
özellikli olmalı.
Orta ve alt gelir gruplarına yönelik konut ihtiyacının karşılanması amacıyla
arsa üretimine devletin katkı sağlaması ve yerel yönetimlerin zorlayıcı
davranışlarının giderilmesi de elzemdir.
Aydınlık bir gelecek için…
Aydınlık bir gelecek için…[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Eylül 2018″][vc_column_text]Asla Bir Daha
17 Ağustos 1999 depremi üzerinden tam 19 yıl geçti. Doğanın bu hususta adil olmadığını biliyoruz. Yapmamız gereken, yaşam alanlarımızı saptarken daha duyarlı, daha hassas olmak ve bilimsel verileri doğru kullanarak gerekli önlemleri almak.
Ülkemizde konut yapı stokuna baktığımızda mevcut konutların yüzde 40’ının ekonomik ömrünü tamamlamış. Yüzde 27’si depreme dayanıklılığını kaybetmiş. Acil olarak konut stokunun yüzde 6’ünün yeniden yapılanması gerekmektedir. Ülkemizde ve dünyada konut yapı teknolojileri en üst düzeye vardı. Özellikle ülkemizde örnek alınacak teknolojik bilgi, birikim, yeterli yetişmiş kalifiye eleman bulunuyor. Türkiye, sürdürülebilir konut yapımı açısından en üst düzeye varmış durumda. Yakaladığımız bu başarının devam edebilmesi için konut yapı müteahhitliği sektörünün yeniden yapılanmasına acilen başlanmalı.
Kural tanımayan, kayıt dışı, çalışma koşullarını istediği gibi düzenleyen bir sistemle yakaladığımız başarı ne kadar daha sürdürülebilir? Öncelikle konut yapı müteahhitliğinin bir tanımı yapılmalı. Her isteyen konut yapı müteahhidi olmamalı. Bu doğrultuda ciddi kurallar oluşturulmalı. Konut yapı müteahhitliğinin sivil toplum örgütlerine üye olması zorunlu kılınmalı. Oluşabilecek kaosun önlemleri şimdiden alınmalı. Deneyimli, bu güne değin sektörü her açıdan başarı ile temsil etmiş sivil toplum örgütleri, yeniden yapılanma için yetkilendirilmeli. Mevcut yapıları güçlendirilerek hizmet projelerinin çoğalmasına önem verilmeli.
Geleceğe olan umudumuzu yitirmeden…
Aydınlık bir gelecek için…[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Ağustos 2018″][vc_column_text]Ülkemizde gayrimenkul sektörü, Türk ekonomisinin lokomotifi sektörlerinin başında gelir. Gayrimenkul geleceğe güvenle bakmanın garantisi olarak görülen bir yatırım aracıdır. Ülkemizdehemen hemen pek çok kişi yaşamları boyunca biriktirdikleri birikimlerinigayrimenkule yatırdıklarında doğru bir yatırım yaptıklarını düşünürler.
Gayrimenkul yatırım fonları, gayrimenkul borsası, gayrimenkul yatırımortaklığı sertifika programları, sektörün sürdürülebilir yeterli güvenioluşturduğunu gösterir. Tüm bu işlemlerin sonunda gayrimenkulün enönemli belgesi tapu senedidir. Tapu senedi taşınmazın malikini gösterentapu sicil müdürlüklerince verilen resmi geçerli bir belgedir. Genel kabul görmüş kurallar doğrultusunda da merak edilen veya taşınmazın tümüyleilgili ne kadar bilginin tapu senedinde yer aldığı elzemdir.
Böyle bir gelişim özellikle yabancıların merak ettiği ve öğrenmek istediği bilgilerin açık ve net tapu senedinde bulunmasında açıklık adına yarar olduğunu düşünüyorum. Özellikle tapu tesliminde sonra yönetim aşamasında karşılaşılan problemler ve çözüm önerileri hep sorun olarak tapu sahibinin önünde durmaktadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurum deneyim, bilgi ve birikimi yanında konut yapı müteahhitliği sektörünün tüm sorunlarını iyi bilmesi ile sektör adına, sürdürülebilirlik adına, ülkemiz adına bir şans. Başarılarının devamını diliyor ve kutluyorum.
Aydınlık bir gelecek için…[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Temmuz 2018″][vc_column_text]Çözüm Bilgelikte Değil
Üretim standardı, üniversitelerin okunabilir eğitimin kalitesinin yükseltilmesi ile ders izleme gereksinimi, devamlılık gibi konular barınma konusunu daha önemli bir hale getirecek ve konut talebini oldukça artıracaktır. Köyden göç, evlilik kurumunun güçlenmesi, bağımsız yaşama kültürü, demokratik gelişmişlik ve yabancıların konut talebi de konut ihtiyacını artıran unsurların başında geliyor. Bu talebi karşılamak konusunda en kullanışlı çözüm ise yerinde yeniden yapılanmadan vazgeçerek ada bazında dönüşüme önem vermek. Olabildiğince daha büyük mekanlarda yapılanma modeli oluşturmak önemli… Elbette de beton yığınına izin verilmemeli. Ama “Konut stoku var” deyip hamasetle konut ve barınma gereksinimini göz ardı etmek ülkemize bir şey kazandırmaz.
Ekonomimizin katma değer üreten, istihdam yaratan, döviz girdisi sağlayan, çağdaş teknolojiyi kullanan sektöre öncelikle olumlu bakmak, ülkenin geleceğini oluştururken var olanı geliştirmek çok çok önemli. Konut yapı sektörü çok hassas bir yapıya sahiptir.
Genel kabul görmüş öngörülerin zorlanması sektöre zarar verir. Sürdürülebilirliğin sahiplenilmesi gerektiğine inanıyorum.
Belgesiz çalışanların denetimi yapılmalı ve kayıt dışı yani tabiri yerinde
ise merdiven altı çalışanlara asla ve asla izin verilmemeli. Konut yapı
müteahhitliği tanımının yeniden yapılanması, mağduriyetlerin giderilmesi
için sektörün denetiminin yapılması, kurumsal kimliğinin şeffaflaştırılması
gerekiyor. Özellikle de yetersiz kadro ve bilgiye sahip olmadan sektörde
faaliyet göstermeye çalışanlara fırsat verilmemesinin sektörün geleceği
açısından çok çok önemli olduğunu biliyoruz.
24 Haziran seçim sonuçlarının ülkemize hayırlar getirmesini dilerim.
Aydınlık bir gelecek için… [/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Haziran 2018″][vc_column_text]
Zorlukları Aşmak
Konut yapı müteahhitliğinin geldiği noktada, sektörün ileriye dönük kendi iç yapısını ortak paydaşlarla, etkilenen kuruluş ve temsilcilerle, karşılaştırmalı sonuca varma kavramıyla değerlendirirsek çok dana yararlı olacağını umuyoruz. Mayıs ayı içinde konut yapı müteahhitliği sektörüne ve inşaat sektörüne hizmet veren kurumların yayınladıkları durum değerlendirme raporları hiç de açıcı değil. Kısaca sektörde hizmet ve imalat yapan firmaların oluşturduğu üst yapı temsilcilerinin aylık raporları, sektörün 4 aylık süreçteki karnesini zayıf gösteriyor.
Geçen yılın aynı dönemine baktığımızda fiyat endeksinde yüzde 1,5 azalma kendini göstermekte. Tahsilat sürecinin de pek iç açıcı olmadığı vurgulanıyor. Güven endeksinin de nisan ayında istenilen düzeyde olmadığı belirtiliyor. Tüm bunlara rağmen konut yapı inşaat sektörüne yönelik yapılan yeni tedbirlerin yerinde ve isabetli olduğu, sektörde ciddi bir canlanma yarattığı ve beklentileri yükselttiği gözlenmekte. Konut satışlarının 2018 Mart ayındaki gerileme 3 ayda konut satışlarında yüzde 4,7 düşerek 303 bin 910 oldu. Faiz oranlarındaki artış bankların kredi kullandırmada istekli olmadığı etkisini göstermektedir.
Sektörü temsil eden İNDER, GYODER ve KONUTDER ‘in ortaklaşa düzenlediği konut satış kampanyasının sektöre yeni bir ivme kazandırdığı, son kullanıcıda heyecan yarattığı da bir gerçek. Kampanyanın başarıya ulaşması umuduyla…
Ramazan ayının tüm insanlığa mutluluk ve saadet getirmesini diliyorum.
Aydınlık bir gelecek için…[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Mayıs 2018″][vc_column_text]Yaşamı kendimize zehir etmek için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz. Ya geçmişin suçluluk duyguları altında eziliyor ya da gelecek hakkındaki korkularımızla kendimizi yiyip bitiriyoruz. Oysa bulunduğumuz ana sahip çıkmalı, geçmişle gelecek arasında bocalayıp durmamalıyız. Geçmişte birçok hata yapmış olabiliriz. Aslında hata diye bir şey de yok. Geçmişte seçeneklerimiz arasında bize en iyisi, en doğrusu gibi gelenler, bugün hata diye nitelendirdiğimiz şeyler olabilir. Bu da bugünkü bilgimizle vardığımız algı sonucu oluşuyor.
Her olay bize bir şeyler öğretmek, olgunluk kazandırmak için karşımıza çıkıyor. Demir nasıl dövülerek yararlı hale geliyorsa, insan da hatalarından öğrene öğrene ders alarak olgunluk kazanıyor.
Gelecek hakkındaki korkularımıza ne demeli? Korkular genellikle kaybetmek üzerine oluyor. Gençliğini kaybetmek, güzelliğini kaybetmek, maddi güvenceyi kaybetmek, sağlığı kaybetmek, sevilen kişiyi kaybetmek, şanı, şöhreti, iktidarı kaybetmek… Yetmezmiş gibi geleceğe kuşku duymayı marifet sayıyoruz.
Her şey düşünceden doğar. Ne düşünüyorsak biz O’yuz. Düşüncelerimizi denetlemeyi öğrenirsek; güzel, olumlu, iyi düşünmeyi seçersek yaşamımızın da umduğumuzdan daha fazla bir şekilde değiştiğini göreceğiz.
İstediğimiz şeyleri gerçekleştirmek sanıldığı gibi zor değil. İstediğimiz şeyin üzerinde yoğun olarak düşünmek ve içten istemek gerekiyor. Hiçbir şekilde aklımızdan ‘Ya olmazsa?’ diye geçirmeyelim. Çünkü o zaman farkında olmaksızın olumsuz beklenti içine girmiş oluruz.
En önemlisi istediğimiz şeye kendimizi layık görmemiz. Hak ettiğimize inanmamız.
Neye gereksinme duyuyoruz? Sevgiye mi, paraya mı, zamana mı? Bunlara sahip olmamız için bir koşul daha var. Önce neyi istiyorsak onu vermemiz gerekiyor. Hiç tohum ekmeden ürün alınır mı? Bizim başkalarına vermekten korktuğumuz şeyi evren bize niye versin ki? Vermekten korkmak, kaybetmekten korkmak demektir. Verince ondan yoksun kalacağımıza inanmaktır. Yokluk bilinciyle bolluk bilincine varılmaz. Bugün gereksinim duyduğunuz şeyi sizden daha çok gereksinimi olan bir kişiye karşılık beklemeden verin. İlgiye gereksinimi olan her insana ilginizi, zamanınızı verin. Komşunuza, apartmandaki yaşlı kadına sevginizi verin. Cebinizdeki paranın suyunu çektiğine bakmadan, gönlünüzden geçeni sizden daha zor durumda olana verin. Bilin ki geride kalan yüzde yüzden daha ‘bereketli’ olacaktır. Ama içinizden gelerek yürekten verin. Kendinizi sevin göreceksiniz ki her şey gelecekte daha güzel olacaktır.
Bu duygularla ramazanınızı kutlarım.
Aydınlık bir gelecek için…[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Nisan 2018″][vc_column_text]Yarına Bakabilmek
Gelecek nesillerin yararlanabilmeleri gereğiyle inşaat mühendisliğini sadece inşaat alanı uğraşısı olarak görmek, insan toplulukları ile olan ilişkisini doğru değerlendirmek gerekir. Yeryüzünde insan topluluklarının yerleşik olarak yaşamaya başladıklarından bu yana ikamet etme, koruma kollama, yerleştirme, ulaşım ve bu toplulukların gereksinimlerinin karşılama görevini üstlenmiş bir disiplin sistemi olarak algılamak; çağı yakalamak için konut yapı sektörü adına geçmişe bağlı kalmaksızın yeni tanımlara gereksinimimiz artmaktadır.
Gelişmiş toplumlarda hemen hemen her sektörün açık ve net bir tanımı vardır. Ülkemizde kavram kargaşasının en yoğun olduğu ise sektör inşaat. Konut, yapı, gayrimenkul geliştirme, taahhüt, ev, bina, altyapı, alışveriş merkezi, iş yeri, kamu hizmet birimleri gibi kavramların hepsi aynı meslek grubu içerisinde algılanan ama genelinde birbirinden çok farklı olan tanımlar. Bu farklılık sektörde çeşitli algı oluşturduğu gibi sektörün ürettiği ürünlerin son kullanımı açısından da farklı algılamalara sebep olmaktadır. Özellikle konut yapı müteahhitliğinin verdiği bilgeliğin teknik olarak lazım olabildiğince doğru kullanımı son noktada ki kullanım açısından hak ettiği itibarı sürdürülebilir kılmalı. Sektöre yeni tanımlar getirmek, konut yapı müteahhitliğini derecelendirmek, sektörün kurumlaşmasını sağlayarak kayıt dışılığa son vermek, konut yapı müteahhitliği yapabilmek için saptanmış belli koşulları yerine getirmek, iş alanı kavramını tanımlayarak sektör iş bölümünü belirtmek, zorlaşan koşulların iyileşmesi ve gelecek için oldukça acil çözümler gerekmektedir.
Aydınlık bir gelecek için…[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Mart 2018″][vc_column_text]Yeterli mi?
Konut yapı müteahhitleri olarak ürettiğimiz katma değer yeterince önemseniyor mu? Bu uğurda emek harcayan, bire bin katan sektör temsilcileri yaptıkları işten ne kadar mutlular?
Yeterli bilgiye ulaşamamamıza rağmen, ülkemizde toplam 295 bin konut yapı müteahhidi olduğu Ticaret Odası verilerine göre biliniyor. Avrupa ülkelerinde toplamda bu rakamın 28 bin civarında olduğu söyleniyor. Bu doğrultuda mevcut verilerin sağlamlığı hep tartışılmakta. Geldiğimiz noktada ülke genelinde üretici de son kullanıcı da şikayetçi. İstanbul açısından durum biraz daha farklı. Son dört yılda üretilen konut sayısı hemen hemen birbirine yakın. Konut satışlarındaki ivme de farklı değil. Sektör açısından yeni arayışlar Anadolu’yu ön plana çıkartmakta. Özellikle İzmir, Aydın, Denizli, Mersin’de ‘Fırsat Anadolu’da’ söylemi yaygınlaşmakta.
Acaba tüm ülke genelinde riskli alanların yinelenmesi dahil yılda kaç konuta gereksinimimiz var? Köyden kente göç, nüfus artış oranı, evlenme sonucu oluşan konut gereksinimi, yüksek öğrenim gören geçlerin gereksinim duyduğu konut ve konutların tiplerinin belirlenmesine dair bilimsel bir çalışma yapılmalı. Bu konuda ilgili kurum ve kuruluşların, üniversitelerin, sektör temsilcilerinin ve sivil toplum örgütlerinin ortak bir çalışması yapmasını gündeme getirmemiz gerekiyor. Böyle bir çalışma, en azından yetkili kurullarda bu konuyu görüşebilmek, gerekli ön hazırlıkları yapmak, konut gereksinimini saptamak, arz talep arasındaki dengeyi oluşturmak ve haksız rekabeti ve özellikle yetkili olmayan konut yapı müteahhitlerinin daha fazla zarar vermesini önlemek açısından yararlı olmaz mı? Sektör düzensizliğine son vermek, teknolojik değişim ve yapay zekanın oluşturduğu yeni bakış açıları, mimari gelişmeler bizi nerelere sürükleyecek?
Aydınlık bir gelecek için…[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Şubat 2018″][vc_column_text]Yeni Bakış Açısı
Üretim ilişkisi tarih boyunca insanlığın gelişimine hep yön
vermektedir. İnsan, yeni ve toplum için planladığı düşünce
biçimini, geleceğe dönük üretim ilişkisini hep insanlık
uğruna kullanmıştır.
Doğanın insana verdiği nimetleri, insanlık uğruna geliştirip yine
insanların hizmetine sunan insan, tüm bu işlemleri yaparken
doğal olarak kendini de yeniler.
Konut yapı müteahhitliği sektörünün yasasını belirleyen güçler,
doğayı kendi lehine çevirmede insanlığın evrensel kurallarını
hiçe sayarsa araya toplumsal, bilimsel bilinç girecektir. İnsanlığın
barınma gereksiniminde insan hak ve onurunu üstün tutacak
çabaları göstermek, insani ve tarihi bir sorumluluktur.
Konut yapı müteahhitliği sektörünün bu kapsamda tarihteki
yerini belirleyecek olan, bilimsel bilgi ışığında yaptığı üretimleri,
tüm sektöre mal ve hizmet eden kuruluşları da etkileyecektir.
Gelişmişlik; gelecekteki tarihi özelliği olacak olanı, güvenilir, insan
odaklı, erdemli, toplumsal, bilimsel ve insancıl olanı amaçlamak
ve üretmektir.
Önümüzdeki dönem yapılacak tüm projeler ve yeni yapılar
gelecek projeksiyonu ile yapılmazsa gelecekte başka değerler
kendini yinelemek zorunda kalabilir. Güvenli yapı ve konfor
ihtiyacı, ülkemizde farklı yapı tasarım davranışlarına gereksinimi
ortaya çıkarmaktadır.
Aydınlık bir gelecek için…[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][vc_accordion_tab title=”Ocak 2018″][vc_column_text]11’inci Yıl Başlarken
Dergimizi yayın hayatına başladığı ilk yıl olan 2007’den beri çalışmalarımıza hız sürekli hız vererek devam ediyoruz. Sürdürebilirlik korkumuz hiç olmadı. Geride bıraktığımız döneme baktığımızda konut yapı müteahhitliği açısından önemli gelişmelere öncülük ederek saptadığımız ilkelerden ödün vermeden bu günlere geldik. Sürdürülebilir şehirler oluşturmak için gerekli yerel, teknik, teknolojik, eğitimli iş gücü, bilimsel bilgiye önem veren yapımızı hep koruduk.
Doğal kaynak kullanımında verimlilik, konut yapılarında enerji verimliliği, inovatif ürünlerin kullanımı ve çevreye karşı etkisini kollayarak ulusal ve uluslararası standart oluşturması için öncülük ettik. Paydaşlarla öncelikli vizyonumuz doğrultusunda inşaat malzemesi sektörü ile görüşlerimizi hep paylaştık. Kentsel dönüşüm yolunda kamu kurum ve kuruluşları ve yerel yönetimleriyle işbirliğini geliştirerek yenilikçi uygulamaların yaygınlaştırılıp gereksinim duyanlara katkı sağladık.
Ülkemizde konut yapı müteahhitliği sektörünü, bütüncül bir yaklaşımla olumlu her gelişim karşısında yönlendirmeye, kayıt dışı sektör temsilcileriyle mücadele etmeye, sektör adına hep önlem almaya çalıştık.
Üretim kapasitesi bakımından Türkiye ekonomisinin itici gücü olan inşaat sektörünün katma değer yaratıcılığının gelişmesinde örnek olabilecek bir çok çalışmaya liderlik ettik.
Dergimizin bu güne gelişinde emeği geçen herkese öncelikle Yönetim Kurulu Başkanlarım Yaşar Aşçıoğlu, özellikle sürdürülebilirlik örneği Nazmi Durbakayım’la üyelerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Kalitesi tartışılmaz yayın organımız İNDERgi’yi sizlere paylaşmaktan gurur duyuyoruz.
Aydınlık bir gelecek için…
[/vc_column_text][/vc_accordion_tab][/vc_accordion][/vc_column][/vc_row]